Yazar: Saniye Vatansever
Evladının zorlanmasını, yorulmasını istemeyen canım annem ona ne zaman yeni ve zorlu bir işe teşebbüs ettiğimi haber versem bana hep aynı soruyu sorar: Ne gerek vardı? Kant’ın üçüncü Kritik olarak da bilinen Yargı Gücünün Eleştirisi’ni (1790) okumaya başlarken, annemden aldığım ilhamla aklımda şu soru belirdi: Birinci Kritik olarak da bilinen Saf Aklın Eleştirisi’nde (1781/1787) teorik felsefenin, ikinci Kritik olarak bilinen Pratik Aklın Eleştirisi’nde (1788) ise pratik felsefenin tüm temel sorularının ne şekilde cevaplanabileceğini gösterdikten sonra, üçüncü bir Kritik’e ne gerek vardı?
Bazı Kant uzmanlarının da kabul ettiği üzere, Kant üçüncü bir Kritik yazmaya neden ihtiyaç duyduğunu bu metinde net bir şekilde açıklamıyor (Horstmann 1989). Bu blog yazısında, zihnimi uzun zamandır meşgul eden bu soruya bulduğum cevabı sizinle paylaşmak istiyor ve sizi bu konuda beraber düşünmeye davet ediyorum.
Üçüncü Kritik’in Kant’ın kritik projesindeki yeri, önemi ve gerekliliği ile ilgili naçizane düşüncelerimi sizlerle paylaşmadan önce, bu soruya cevap aramış bazı Kant uzmanlarının vermiş oldukları cevapları ve bu cevapların beni neden tatmin etmediğini kısaca açıklamak istiyorum. Zira Kant bize bu konuda net bir şey söylemediği için, üçüncü Kritik’in felsefi değeri, Kant’ın düşünce sistemindeki rolü ve önemi konusunda birbirinden çok farklı görüşler ortaya atılmış.
Kant önceki iki Kritik’te başka bir Kritik’e duyulan ihtiyaca açık ve net bir şekilde işaret etmediğinden, bu metnin Kant’ın kritik projesinin temel bir parçası mı yoksa sonradan eklemlenen bir parça mı olduğu öne çıkan tartışma konularındandır. Örneğin, üçüncü Kritik kimilerine göre Kant’ın eleştirel felsefesinin ayrılmaz bir parçasıyken, kimilerine göre de Kant’ın düşünce sisteminde meydana gelen devrimsel bir değişikliğin sonucu çok sonradan beliren bir düşüncenin ürünüdür (Guyer, 2006; Ameriks, 2003).
Kitabın Kant’ın felsefi sistemindeki yeri ve rolüne dair görüşlerde olduğu gibi, bu metnin genel olarak felsefi değeri konusunda da birbiriyle çelişen fikirler mevcut. Üçüncü Kritik’in diğer iki Kritik’in seviyesinde bir kitap olmadığını düşünenler (Gardner, 2016) olduğu gibi, bu metnin Kant’ın en önemli eseri olduğunu iddia edenler de var. Üçüncü Kritik’in önemli bir metin olduğunu kabul edenler arasında ise metnin temel amacı konusunda görüş ayrılığı bulunuyor. Örneğin, Hannah Ginsborg’un yorumuna göre üçüncü Kritik, ilk Kritik’te açıklanan bilişin [Erkenntnis] transendental önkoşullarının aksine, empirik önkoşullarına dair yeni savlar sunduğu için öncelikle epistemik bir değere sahiptir. (Ginsborg, 2015).
Ginsborg’un aksine, Karl Ameriks’e göre üçüncü Kritik’in önemi, bu metnin bize “amaçlı deneyim” [purposive experience], yani estetik deneyim için zorunlu ön koşulları sunmasında yatmaktadır (Ameriks, 2003). Paul Guyer, üçüncü Kritik’i, pratik aklın ideali olan en yüksek iyinin empirik doğada gerçekleştirilebilirliğini göstermesi sebebiyle önemli bulur. Guyer’ın yorumuna göre, üçüncü Kritik’in her iki bölümü de, pratik aklın telosu olan bu dünyada ahlaki bir topluluk oluşturmanın imkânını göstermesi bakımından önemlidir (Guyer, 2006).
Görüldüğü üzere, özellikle Anglo-Sakson literatürde üçüncü Kritik’in yazılış amacı, Kant’ın eleştirel felsefesindeki temel rolü ve değeri gibi kitapla ilgili en temel konularda dahi büyük anlaşmazlıklar söz konusu. Bu metnin Kant’ın eleştirel felsefesi için gerekli olduğu konusunda hemfikir olan yorumcular arasında bile bu gerekliliğin sebebi konusunda birbirinden farklı görüşler ortaya koyuluyor. Bu görüşlerin ortak noktası ise üçüncü Kritik’e öncelikli olarak ya epistemik/bilişsel, ya estetik ya da ahlaki bir önem atfetmeleridir.
Mevcut yorumlardan farklı olarak ben, üçüncü Kritik’in temelde bir “birlik projesi” olması sebebiyle önemli olduğunu düşünüyorum. Ortaya koyduğu eleştirel düşünce sisteminin matematik ve doğa bilimleri gibi saygın bir mertebeye kavuşmasını amaçlayan Kant için felsefesinin kapsamı kadar sistematik birliği ve bütünlüğü de önem taşımaktadır. Bu sebeple, Kant üçüncü Kritik’te daha öncesinde tek tek incelediği konuların birliğini göstererek, eleştirel felsefesinin sistematik bütünlüğüne işaret eder. Bu bakımdan üçüncü Kritik’in diğer Kritik’lerden daha az değerli veya önemli olduğunu düşünmüyorum. Benzer şekilde, bu kitabın Kant’ın eleştirel düşünce sistemine sonradan eklemlenmiş bir yapıt olmayıp, (Kant bunu açıkça ifade etmemiş olsa da) ilk Kritik’in yazılış aşamasından itibaren planının bir parçası olduğunu düşünüyorum.
Peki, üçüncü Kritik’in “birlik projesi” olması tam olarak ne anlama geliyor? Bana göre, Kant üçüncü Kritik ile üç farklı konuda birliğin imkanını göstermeyi amaçlamıştır: (i) zihnin numen ile özdeşleştirilen akılsal yönleriyle fenomen ile özdeşleştirilen duyusal yönlerinin, (ii) aklın teorik ve pratik kullanımının, (iii) mutluluk [Glückseligkeit] ve erdem [Tugend] kavramlarının birliğini göstermeyi amaçlamıştır. Bu bakımdan da, “Bütün felsefe, birliğin tanımının incelenmesinden başka bir şey değildir” (Din Felsefesi Dersleri, 147; VPR1 276) diyen Hegel’in ifade ettiği gibi, Kant bu metniyle kendi birlik anlayışını ortaya koyarak, daha önceki Kritik’lerde ayrı ayrı ele aldığı yeti ve konuların birliğini göstermeyi amaçlamıştır.
Kant’ın üçüncü Kritik’ini bir birleştirme projesi olarak okuyan ilk kişi ben değilim elbette. Örneğin, Erkart Förster’e göre, Kant üçüncü Kritik’teki argümanlarıyla Tanrı fikrine başvurarak doğa ve özgürlük alanlarını birleştirmeyi amaçlar (Förster, 1992). Sabina Vaccarino Bremner ise, doğanın nihai amacı olarak kültür kavramına başvurarak doğa ile ahlak alanları arasında bir geçisin ve dolayısıyla metnin birbirinden bağımsız görünen iki kısmının birliğinin anlaşılabileceğini savunur (Vaccarino Bremner, 2022). Bu yorumlardan farklı olarak Stephen Gardner, üçüncü Kritik‘te hem doğa hem akıl varlığı olan insanın doğadaki ahlaki eylemlerinin başarılı bir şekilde amacına ulaşabileceğini göstererek, Kant’ın temelde doğa-ahlak uyumunu göstermeye çalıştığını iddia eder (Gardner, 2016).
Görüldüğü üzere, Anglo-Sakson literatürde Kant’ın üçüncü Kritik’te bir birleştirme projesini gerçekleştirdiğini düşünenler, bu kapsamda Kant’ın doğa ve ahlak alanlarının birliğinden [unity] ziyade en fazla bu iki alan arasındaki “benzerliği” [similarity], “uyumu” [harmony] ya da birbirleri arasındaki “geçişi” [transition] gösterebildiğini savunmaktadır. Jens Timmerman ve Pauline Kleingeld’e göre ise Kant böyle bir projeye girişmiş olsa da aralarında kapanmaz bir uçurum olan doğa ve ahlak alanlarını bu metinde bir araya getirmeyi başaramamıştır (Kleingeld, 1998; Timmerman, 2009).
Timmerman ve Kleingeld’den farklı olarak, ben Kant’ın üçüncü Kritik’te bu birleştirme veya birlik projesini açık ve net şekilde olmasa bile ana hatlarıyla ortaya koyduğunu ve bunun nasıl mümkün olabileceğine dair bize önemli ipuçları verdiğini düşünüyorum. Elbette Kant’ın üçüncü Kritik’te giriştiği birleştirme projesinin başarılı olup olmadığına karar verebilmemiz için öncelikle başarı kriterimizin belirlenmesi gerekir. Dolayısıyla Kant’ın birlikten ne kastettiğini netleştirmemiz gerekir. Kant’a göre birbirinden farklı şeylerin birliğinin gösterilmesi demek onların aynı amaç, kavram ya da prensip kapsamından düşünülebilmesidir. Dolayısıyla, iki ya da daha çok şeyin birliğinin gösterilmesi, onların birbirine benzerliğinin, uyumunun ya da aynılığının [identity] gösterilmesi ile mümkün değildir. Kant’ın birlik projesinde birbirinden farklı unsurların birliğinin gösterilmesi, bu unsurların birbirlerinden ayrı olabildikleri halde aynı amaca hizmet ettikleri, tek bir kavram altında düşünülebildikleri veya tek bir ilkeye tabi oldukları için aralarında zorunlu bir ilişki olduğunun gösterilmesini gerektirir. Böyle bir birlik anlayışında, birliğin parçaları kendi farklı işlev ve özelliklerini yitirmeden daha genel bir amaç-kavram-ilke dolayımıyla zorunlu bir ilişkisellik bağı ile bütünleşip, sentetik olarak birleşebilirler. Bu bakımdan üçüncü Kritik’te Kant’ın dört farklı alanda yani, zihninin birliği, zihnin bir parçası olan akıl yetisinin farklı kullanımlarının birliği, eylemlerimizin motivasyon kaynağı olarak mutluluk ve erdemin birliği, ve son olarak aklın bir ürünü olarak felsefenin farklı alanlarının birliğinin nasıl mümkün olduğunu ana hatlarıyla ortaya koyması bakımından önemlidir.
Bana göre Kant, zihnin entelektüel ve duyusal yönlerinin zorunlu ilişkisini ve birliğini “yaşam hissi” [Lebensgefühl] kapsamında ortaya koyarken, aklın teorik kullanımı sonucunda deneyimleyebildiğimiz fenomen dünya ile pratik kullanımı sayesinde düşünebildiğimiz ideal ya da numen dünyayı ise bu idealin fenomen dünyada deneyimlenebilmesi umudu [Hoffnung] altında birleştirir. Bir başka deyişle, var olanın deneyimi ile idealin düşüncesi sonucunda, insan düşündüğü ideali deneyimlemeyi umut eder ve bu bakımdan da umut etmek hem deneyimi hem de düşünmeyi içinde barındırdığı halde, her ikisine de indirgenemez.
Fenomen dünyada gerçekleşmesini umut ettiğimiz bu ideal dünya, herkesin ahlaklı olduğu ölçüde mutlu olduğu ve dolayısıyla, mutluluk ve erdemin sentetik birliğinin gerçekleştiği dünyadır. Kant’a göre umudun nesnesi olan bu ahlaki dünya [moralische Welt] veya en yüksek iyi [Höchstes Gut] ise daha önce birbirlerinden bağımsız şekilde ele alınmış olan iki farklı iyinin, yani doğal iyi olan mutluluk ile ahlaki iyi olan erdemin zorunlu birliğine işaret eder. Benzer şekilde, aklın teorik kullanımında rol oynayan anlama yetisinin a priori ilkesi, yani “doğanın yasallılığı” [Gesetzmäßigkeit] ile aklın pratik kullanımında rol oynayan a priori ilkesi olan “nihai amaç” [Endzweck] kavramlarını “amaçlılık” [Zweckmäßigkeit] kavramı bünyesinde birliğini göstermeyi amaçlamıştır. Bu bakımdan, Kant’ın üçüncü Kritik’te incelediği “güzel” idesi dolayımıyla, felsefenin en temel kavramlarından olan “doğru” ve “iyi” idelerinin sentetik birliğine işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Sonuç olarak, bana göre Kant üçüncü Kritik’te daha önce ayrı ayrı incelediği konu ve alanların birlik ve bütünlüğünü göstermeyi amaçlamıştır. Bu sebeple üçüncü Kritik Kant’ın eleştirel felsefesinde diğer Kritik’ler kadar önemli ve gerekli bir metindir. Ayrıca bazı yorumcuların iddiasının aksine, üçüncü Kritik Kant felsefesine düşünsel bir devrim sonucunda eklenen bir parça olmaktan ziyade, büyük ihtimalle en başından beri Kant’ın felsefi projesinin tamamlayıcı bir unsuru olarak planlanmıştır. Bu yorumumu destekleyen güçlü argümanlar ve metinsel kanıtlarım mevcut, ancak bu yazının bir blog yazısı olması sebebiyle, bu argümanları ve ilgili pasajları burada sunamayacağım. (Fermat’ın son teoremi için kullandığı taktiği hep kullanmak istemiştim, sonunda o gün geldi.[1] ) Üçüncü Kritik ile ilgili görüş ve düşüncelerimi ana hatlarıyla sizinle paylaştım. Peki, sizce üçüncü Kritik’e ne gerek vardı?
Kaynakça
Ameriks, Karl, (2003) “Introduction: The Common Ground of Kant’s Critiques”, Interpreting Kant’s Critiques, Clarendon Press, Oxford.
Förster, Eckart (1992) “Was darf ich hoffen? Zum Problem der Vereinbarkeit von theoretischer und praktischer Vernunft bei Immanuel Kant,” Zeitschrift für philosophische Forschung 46: 170.
Gardner, S. (2016). “Kant’s Third Critique: The Project of Unification”. Royal Institute of Philosophy Supplement, 78, 161-185.
Ginsborg, Hannah (2015) The Normativity of Nature: Essays on Kant’s Critique of Judgment (Oxford: Oxford University Press
Guyer, Paul, (2006). “Bridging the Gulf: Kant’s Project in the Third Critique”, A Companion to Kant, G. Bird (Ed.) Blackwell Publishing.
Hegel, G. W.F. (1993) Vorlesungen über die Philosophie der Religion, Teil 1, Einleitung: Der Begriff der Religion. Haz. Walter Jaeschke. Hamburg: Felix Meiner.
Hegel, G.W. F. (2016) Din Felsefesi Dersleri. Çev. Doğan Naci Kadıoğlu. İstanbul: Pinhan Yayıncılık
Horstmann, Rolf-Peter (1989) “Why There Must Be a Transcendental Deduction In Kant’s Critique of Judgment?”, E. Forster (Ed.) Kant’s Transcedental Deductions- The Three “Critiques” and the “Opus postumum”, 157-176. Stanford University Press
Kant, Immanuel. (2000). Critique of The Power of Judgment, The Cambridge Edition of the Works of Immanuel Kant, (P. Guyer, Ed.; E. Matthews, Trans.). Cambridge University Press
Kleingeld, P. (1998), “Kant on the Unity of Theoretical and Practical Reason,” Review of Metaphysics, 52(2): 311–339.
Panchishkin, Alekseĭ Alekseevich (2007). Introduction to Modern Number Theory, Encyclopedia of Mathematical Sciences. Springer Berlin; Heidelberg New York
Timmermann, J., 2009, “The Unity of Reason: Kantian Perspectives,” in Spheres of Reason, S. Robertson (ed.), Oxford: Oxford University Press, 183–198.
Vaccarino Bremner, Sabina (2022). Culture and the Unity of Kant’s Critique of Judgment. _Archiv für Geschichte der Philosophie_ 104 (2): 367-402.
[1] Fermat’ın son teoremi ile ilgili notu şu şekilde: “Bir küpü iki kübe veya dördüncü bir kuvveti iki dördüncü kuvvete veya genel olarak ikinciden daha yüksek herhangi bir kuvveti iki benzer kuvvete ayırmak imkansızdır. Bunun gerçekten harikulade bir kanıtını keşfettim, ancak sayfanın kenarı bu kanıtı içeremeyecek kadar dar (Panchishkin, s. 341).