Kant ve Aydınlanma

Türkiye Kant Topluluğu, İBB Kültür AŞ. iş birliği ile 18 Aralık 2021 Cumartesi günü saat 16.00’da Kant ve Aydınlanma temalı bir panel düzenleyecektir.

Moderatör:
-H. Bülent Gözkân

Konuşmacılar:
-Lale Levin Basut : AYDINLANMA NEDİR?

Özet: Aydınlanma (Aufklärung) Kant’a göre “insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olamama durumundan çıkış-kapısıdır (Ausgang)”. Peki “insan” nedir? Kaç anlamda söylenir?

“İnsan, duyumsanabilir-dünyanın görünüşlerinden biridir ve böylece değerlendirildikte, doğadaki nedenlerden biridir. Doğadaki nedenlerin nedenselliği empirik yasalar altında durmak zorundadır. Böyle bir varolan olarak insan (tıpkı öteki ‘doğal’ şeyler gibi) empirik bir ıraya, karaktere iyedir… Tüm doğayı yalnızca duyular aracılığıyla tanıyan, bilen insan, kendini de yalnızca salt Apperzeption (bilinç, Ich denke, cogito, ergo sum) ile bilebilir; bu da duyum izlenimleri arasında ayılamayacak olan eylemlerde, edimlerde ve iç belirlenimlerde olur.” (KrV A 547 | B 575)

O, bir taraftan “phaenomen”dir (görünen bir şeydir), bir taraftan ise “salt düşünülebilir bir nesne”dir. “İnsan eylemleri Duyumsama Yetisi denilen Alım içerisinde sayılamaz. Nitekim onun Aklı (Vernunft) vardır. (KrV, Dial. 2B. H9) Akıl, asıl anlamda ve önde gelen bir tarzda, koşulu empirik verilen tüm yetilerden farklıdır. Nitekim Akıl, nesnelerini salt idelere göre, ideler bakımından ele alır, değerlendirir; Anlama Yetisini de buna göre belirler, Anlama Yetisi de onun saf kavramlarını empirik olarak kullanır.

M.S. (Metaphysik der Sitten/Ahlak Metafiziği)

İnsanın özgürlük-yetisinin (ki bu yeti tamamen duyumdan bağımsızdır) temel özelliği bize “insan-olmak”ı verir. Asıl anlamda “insan olmak” fiziksel belirlenimlerden bağımsız bir kişi olmaklık (homo noumenon) diye tasarlanır.

MST III

“Doğanın sistemi içerisinde insan (homo phaenomenon, animal rationale) pek az önemi ve anlamı olan bir Varolandır ve yeryüzünün ürünleri olmaları bakımından, öteki hayvanlarla ortak bir değere (gemeiner Wert/pretium vulgare) iyedir.” Diğer hayvanlarla “ortak” (gemeiner Wert) yani “ortalamalık ırası/karakteri taşıyan bir sözümona değer”. Ve insanın bunlardan farklı olarak bir Anlama Yetisine (Verstand) sahip olması ve kendisine “erekler”, “amaçlar”, “sonlar” koyabilmesi bile ona yalnızca, “işe yararlığından ötürü” bir “dışa bağlı değer (pretium usus) verir. Diyeceğim, bu işe yararlık, bir kişiye diğerinden daha yüksek bir değer yüklememize yol açabilir. Bu sözümona değer, alınabilir ve satılabilir bir malın ederi türünden, kalıcı olmayan bir değerdir. 

Ne ki insan, bir kişi (persona) olarak değerlendirildikte, yani moral/pratik kullanımı olan bir Aklın öznesi olarak değerlendirildikte, müthiş (Erhabene/Sublimis) bir şeydir ve her bir “ederin”/fiyat biçmenin üzerindedir. Nitekim böyle bir Varolan olarak insan (homo noumenon) ne yalnızca başkalarının ereklerinin bir aracı olarak değerini bulur; ne de kendisi kendine koyduğu erekler aracılığıyla “değerli” diye düşünülür. İnsan kendi başına bir sondur, bir amaçtır. Bu da şu demeye gelir: o, bir onura (dignitas) sahiptir, diyeceğim, “mutlak bir iç-değere” iyedir. Bundan ötürü insan, dünya üzerindeki tüm akıl sahibi varolanlardan kendisine saygı gösterilmesini zorunlulukla bekler.

“Onun kendi kişisindeki “insan-olmaklık”, saygı nesnesidir. İnsan bu saygıyı her öteki kişiden talep edebilir ama kendisi de bunu bir kenara koyamaz…Onun, bir insan olarak, kendi usunun kendisine yüklediği ödevleri vardır. İnsan, bir ödev olan kendi ereğinin peşinden, kölece bir zihin yapısı ile gitmemelidir.” İnsanın kendisi için beklediği saygı, bir lütuf (favor), bir kıyak geçme değildir. Onun bir dignitas’ı (onuru) vardır ve “müthiş bir ahlaki yapısı” vardır. 

“Kişinin kendi moral değerinin büyüklüğünün –bunu yasa ile karşılaştırmadan—ayırdına varması bir arrogantia moralis’tir (ahlak kibri). İnsan “hiç kimsenin kölesi olma! Hakkını her bir yaptırımdan bağımsız, ayaklar altına alma, çiğnetme! Kendileri olmadan yaşamını düpedüz sürdürebileceğin yardımları kabul etme! Başkalarına bir parazit, yağ çeken biri olma! Diz çökme, nitekim diz çökmek senin insanlığının onuruna aykırıdır.”

KAYNAKÇA

Immanuel KANT, Beantwortung der Frage: Was ist Aufklärung? (1784)

Immanuel KANT, Kritik der reinen Vernunft, Nach der 1. Und 2. Orig.-Aus. Hrsg. Von Jens Timmermann. Mit einer Biblogr. Von Heiner Klemme.-Hamburg: Meiner, 1998.

Immanuel KANT, Die Metaphysik der Sitten, Suhrkamp Taschenbuch Wissenschaft, Werkausgabe Band VIII, Herausgegeben vonWilhelm Weischedel, 2012


– Umut Eldem: KANT VE AYDINLANMA: GÜNÜMÜZDEKİ YANSIMALAR

Özet: Bu konuşmada güncel küresel siyasi krizler karşısında Kant’ın aydınlanma düşüncesinden nasıl faydalanabileceğimiz araştırılmıştır. Kant’a göre dünya sınırlı bir küre olduğu için insanların birbirlerinden kaçınarak yaşaması söz konusu değildir. Dolayısıyla hem kendi ülkelerimizde vatandaşlarımızla hem de başka ülkelerle etkileşimde bulunmamız kaçınılmazdır. Bu etkileşimin temel ilkeleri kozmopolitan değerlere dayanmak zorundadır, ki bunlar yegâne akılsal değerlerdir. Kant’a göre insanları ortaklaştırabilecek olan tek nitelik budur. Aklın doğru kullanımını sağlamak ancak karşılıklı ve öz eleştiri ile mümkün olabilir, dolayısıyla eleştiri ve iletişim kanallarının açık tutulması her toplum için ve ayrıca ülkeler arası ilişkiler için hayati öneme sahiptir. O halde güncel problemlerimizle baş etmeye çalışırken ortaklaşabileceğimiz bir zemini inşa etmeye yönelmemiz gerekmektedir. Ekoloji krizi, göçmenlik krizi, dağıtıcı adalet problemi gibi problemler esasen çözülemez değillerdir, ancak doğru irade ve doğru öncelikler sayesinde bu problemleri çözebiliriz. Bu problemleri çözmüyor oluşumuz önceliklerimizin rasyonel ve kozmopolitan ilkelere göre düzenlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. Kant bize aklı doğru kullanmanın üç temel ilkeye dayanması gerektiğini söyler: 1) kendin için düşünme, 2) başkaları bakımından düşünme ve 3) tutarlı düşünme. Özellikle ikinci ilkeye yapılacak olan vurgu sayesinde önceliklerimizi düzenlememiz ve dünya vatandaşlığı ilkesi uyarınca birbirimize ve gezegenimize ve hem toplum içi hem de ülkeler arası ilişkilerimize yön vermemiz gerekmektedir.

Etkinlik Kadıköy Müze Gazhane’de yüz yüze gerçekleşecek olup, katılımcılar pandemi kurallarına uygun olarak mekana kabul edilecektir. Etkinlik öncesinde dinleyicilerin form doldurmalarına gerek yoktur. Etkinlik günü ve saatinde mekanın koşulları elverdiği ölçüde dinleyici salona kabul edilecektir.


İçişleri Bakanlığının yayımladığı genelgeye göre aşı olmayan ya da hastalığı geçirmemiş kişilerin etkinliklere katılımında azami 48 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR testi kontrolü getirilmiştir. Giriş için kontroller HES kodu üzerinden yapılacaktır. Müze Gazhane girişinde gerekli kontroller yapılacağı için bu şartlara uygun kişilerin katılımcı olarak kabul edileceğini önemle duyururuz.

Aralık 18, 2021

Schedule

Date:
Time: